24 Aralık 2020 Perşembe

SEKÜLER KÜLTÜRDE MÜSLÜMAN KALMAK


Sevgili okurum öncelikle yeni yazıma ve blogumu yeni keşfettiysen sayfama hoş geldin sefalar getirdin...Ankarada bu gün kar var, ne çok hasretle beklemiştik yağmasını sonunda az da olsa yağdı. Bu günün şerefine yeni yazı patlatayım dedim :)

Yazımda insanların çoğu zaman konuşmaya çekindiği ya da tartışmalara zemin hazırlayacağı korkusuyla sustuğu bir konudan bahsetmek istiyorum. Ben de ne zamandır yazmaya fırsat bulamamıştım bu güne kısmetmiş.



Sekülerite wikipedia tanımına göre "Dünyevi veya geçici anlamına gelmekte olup devlet ve dinin ayrı olması veya özellikle bir dine bağlı veya karşı olmama anlamını taşır. Sıfat hali sekülerdir."

Seküler bir yaşam dini bir yaşamla tamamen zıt anlamda kullanılan bir hayat biçimi. "Dünyevileştik İslam'dan uzaklaştık" cümlesini çoğu zaman duyarız. Bu kalıp cümle bana göre gerçeği tam anlamıyla yansıtmıyor. Öyle ki dünyevileşmek dinden uzaklaşmak için bir sebep olmamalı. Hatta İslam inancına ve diğer dinlere göre dünyada geçirdiğimiz hakikatli günler ahirette bize ışık olacaktır. 
Tanımında da diyor ki dine bağlı veya karşı olmama hali. Yani inanıp inanmamakta tamamen özgürüz.



Sekülerite akılı öncelik kabul eder. İslam da aynı şekilde aklını kullan araştır sorgula der. Yaşadığımız çağ tamamen seküler kültürün ve çok inançlı, farklı yaşam biçimlerine sahip insanların hakim olduğu çok kültürlü bir çağ. 20 sene önceki Müslüman bir aileyle günümüzdeki müslüman bir aile tamamen farklı mizaçlara sahip. Teknolojinin ve medyanın etkisiyle artık eşit ve özgür sloganlarıyla Müslüman bir insan da ateist bir insan da aynı şeyleri yapıp aynı şeylerle mutluluk duyabiliyor. Özellikle genç nesil Müslümanlık kültürünü farklı bir boyuta taşımış durumda. Peki bu kavgada haklı olan kim ?

Bir ideolojiye körü körüne bağlı kalmak farklı düşüncelerdeki insanlara kulaklarını kapamak ve onları basitleştirmek, ötekileştirmek demektir. Terör ve İslamafobi günümüzde insanları İslam'a karşı öfke aşılamakta ve batı kültürüne yaklaştırmaktadır. Aynı şekilde medyanın kötü propagandaları nedeniyle insanlarda İslam'a nefret ve olduğundan bambaşka biçimlerde yansıtma söz konudur. Bunların medyanın kurgusu olduğuna hemfikir olmalıyız. Diğer yandan tarikatlar, hocalar, İslam'ı kullanıp kötülük yapanlar insanları İslam'dan soğutma ve sorgulama gereksinimine sokmaktadır.

Sekülerite ve Müslümanlık aslında ortak bir şeyi söyler sorgula, aklını kullan bir şeye körü körüne bağlanma. Sanılanın aksine seküler kültürde benim fikrimce Müslüman olmak ancak herkesin inanç sistemine saygı duyulur ve inandıkları engellenmeye çalışılmadığı sürece zor değil.Lakin bazı şeyler de daha tutucu olmamız gerektiğini düşünüyorum. Din de dünyevileşmek de aile yapımızı bozmamalı, insanları sabote etmemeli ve toplum düzenini al aşağı etmemeli. Benim tek temennim birbirimize insanca yaklaşabildiğimiz, inançlarımızı ve inandıklarımızı savunabildiğimiz temiz bir toplum yapısı... Umarım yeni kültürde buna ayak uydurabiliriz.

Sevgiyle kalın...



16 yorum:

  1. Bu güzel fikirler için çok teşekkür ederim Yasemin Hanım.

    YanıtlaSil
  2. Bu hassas konuda yazı yazma cesaretinizi takdir ediyorum. Keşke herkes sizin kadar açık fikirli ve inancında samimi olsa. Benim de tasavvuf ve dini konular ilgimi fazlasıyla çekiyor. Bilmiyorum, Kuran'da yazılanların Türkçesini okudunuz mu?
    Laiklik konusu evet, bir yandan din ve devlet işlerinin ayrılması diğer yandan dine karşı veya yandaş bir durumda olmama. Bu özellikle devlet idaresi için zorunlu bir durum aslında. Belirttiğiniz gibi dini kullanarak hem siyasi hem de ticari kazanca dönüştüren bir zümre var. Hatta bununla yetinmeyip, şiddete yönelen, ahlak dışı davranışlara tevessül edenleri de belirtmek gerek. Bana göre din bireysel bir inanç sistemi olması gerekir. Kimse kimsenin inancına ya da inançsızlığına bir söz söyleme hakkına sahip olmamalıdır.
    Şimdi gelelim işin bam teline:) Kuran'da inananların akıllı inanmayanların ise akılsız olduğu dışında benim bildiğim akılla ilgili bir ayet yok. Dinde inanç aklın üstündedir. Bilim ise hiç bir dogmayı kabul etmez. Dinde kurallar değişmez. Bilimin kuralları her zaman değişebilir.
    Diğer taraftan İslamiyet sadece bir inanç yönüyle sınırlı değildir. Kutsal Kitap insanın yaşama biçimine, hukuk sistemine dair pek çok ayeti barındırır. Zaten sorun da burada. Gerçek bir Müslüman Kuran'daki herhangi bir ayeti değiştirmeye ya da yok saymaya kalkmaz, kalkmaması gerekir. Çok örnek verilebilir ama en basitinden Bakara Suresi 282. Ayette açıklanan bir erkek şahidin yerine iki kadın şahidin tutmasını gösterebilirim. Diyeceksiniz ki, o zaman kadın bugünkü kadar ticaretin içinde değildi. Ben de size o zaman Kuran ileriyi düşünüp buna dikkat ederdi.
    Yanlış anlamayın beni ne olur. Amacım tartışmak değil. Sadece şunu söylemek istiyorum dilimin döndüğünce; İslam dini seküler kültürle uyum sağlamaz. Eğer sağlamaya kalkarsa niteliğini yitirir. Yani ben Müslümanım deyip, elimden bu kadarı geliyor deyip dünyevi hayat sürdürmek bana göre doğru bir yol değil. Doğruyu bulmak için ben dahil hiçbir kimsenin söylediklerine inanmayıp Kutsal Kitabı kendi dilinizde okuyup anlamak gerekir. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle yazımı okuyup bu kadar üzerine yorum yapmanız beni çok mutlu etti. Görüşlerinize sonuna kadar saygi duyuyorum. Ben kendi dusunce yapimla anlatmaya calistim zaten bilirsiniz sekulerite ve islam tedavülde birbirinin tam zıttı olarak anılır. Benim deginmek istedigim nokta dini öne sürerek ve ya laikligin arkasina siginarak birbirini otekilestiren insanlar. Hepimiz farkli goruslere sahibiz. Ayni birbirimizinki gibi. Benim dinimi yorumlama bicimim ve sizinki bambaska olabilir.Degismeyen gercekleri tabiki saymiyorum. Lakin benim her zaman savundugum sey aklini kullanmayan bir insan zaten etrafinda olup biteni yorumlayamaz. Islam da sanilanin aksine sözüm meclisten disari aklini kullanamayanlar tarafindan net anlasilamaz. Ben tesekkur ederim tekrar yorumunuz icin :)

      Sil
  3. Hassas bir konu evet. Özellikle inanç çok başka bir yerde insanlar için. Gözle göremediğimiz, deneyle kanıtlayamadığımız tamamen kalpten ve beyinden kendimizi inandıdığımız bir şey. Her dinde birbirine benzer söylemler görüyorum ben. Bunda hepsinin kaynağının bir olmasının da etkisi var, hepsinde insanları kontrol altında tutmak için kullanan kişilerin olmasının da. Şahsi fikrim; şu anki düşüncelerimin dinimle pek çok konuda çeliştiğinin farkındayım ama yine de düşüncelerimi yok sayıp bana göre doğru olanı yanlışlayamıyorum. Asıl nokta bunun farkında olup sonuçlara razı olmak mıdır onu da bilmiyorum. Ama dünya üzerinde o kadar çok insan var ki hepsinden aynı düşünmesini bekleyemeyiz ama hepsinden bir diğerine saygı duymasını isteyebiliriz. Biz ülke olarak da bu konuda hassasız. Çok çabuk alınıyoruz. çok çabuk bir fikre karşı çıkıyoruz. Bir Başkadır dizisindeki gibi aynı coğrafyada çok uç ve birbirini tamamen reddeden insanlar var.
    Buraya kadar yazdıklarım belki konudan alakasızdı. Konuyla alakalı da Kaystros Tyrha gibi düşünüyorum. Dini güncelleyemezsin. Nasılsa öyledir. Ama şunu da biliyorum bizim ülkemizde savunulduğu gibi de değil. Her şey mükemmel düzene göre ayarlanmış ama onu uygulayacak olan kusurlu insan. Ve onun elinde böyle bir güç olması açıkçası beni korkutur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz icin tesekkur ederim bonheur. Bahsetmek istedigim konu dini sekuler sisteme gore yeniden tasarlayalim kesinlikle degil umarim yanlis anlasilmamisimdir. Ben daha cok dusunce ozgurlugunden ve "Sekuler sistem dinimizi yasamamiza engel oluyor" soylemlerimden rahatsizligimdan oturu dusuncemi belirttim :) tekrar tesekkurler

      Sil
  4. Gorusunuz icin tesekkurler :) bence şeriat da bir takım sorunları beraberinde getirebilir. Devlet biciminden ziyade is insanda bitiyor. Tabi ki bu tamamen benim gorusum. Dusuncenize saygim sonsuz

    YanıtlaSil
  5. Merhaba öncelikle:) Benim adım da Yasemin:)
    Sekülerlik dinin tam zıttıdır evet ve son zamanlar da seküler yaşayan insanların sayısı bence artmaktadır. Elbette bunda maalesef hocaların etkisi çok fazladır. Din sanıyorum kalple alakalı bir şey. Hissetmekle. Bilim ise bunun tam zıttı aslında kanıtlanması gerekiyor ama ben bilimin dışında da bir şeyler olduğuna inananlardanım. Hatta bir yazı yazdım son yazımda bilimini dışında bir şeyler olduğunu anlatmaya çalıştım. Biz kusurlu varlıklarız. Bu kusurlarımızla da dini ne kadar algılayabiliyoruz ya da bu kusurlu halimizle yaptığımız bilime çok güvenmeli miyiz bilemiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabaa yasemiiinn yorumun icin tesekkur ederim :) yazina bakacagim mutlaka

      Sil
  6. Ne güzel anlatmışsın.. Emeğine sağlık. Buarada kar çok kalmadı yerde ama olsun :)

    YanıtlaSil
  7. Değişiyoruz sürekli yasalarda, insanlarda. :)

    YanıtlaSil
  8. başarılı blog, yazılarınız için teşekkürler .

    YanıtlaSil
  9. Yazının sadece bir cümlesine eleştiri getireceğim. Medyanın kötü propangadası sebebiyle İslam'ın kötü gösterildiğini savunmuşsunuz. Buradan Türkiye'deki anaakım medyayı kastettiğiniz ön kabulüyle söylemeliyim ki anaakım medyanın hiçbir şekilde anti-İslam propagandası yapacak bir yapısı olmadığının bariz olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin anaakım medya iklimi yıllardır malum. Bir sebeple iktidar karşıtı olan medya patronları elimine edildi. Yerine geçenler de iktidarla ilişkileri iyi olan aileler, ki bu aileler mütedeyyin olmalarıyla bilinir. Dini anlamda muhafazakar bir iktidarın her köşesini kaptığı anaakım medya nasıl anti-İslam propagandası yapabilir, kaldı ki böyle bir şeye medyayı denetlemekten sorumlu RTÜK gibi kurumların izin verdiğine inanıyor musunuz? (RTÜK en ufak muhalif yayına bile binlerce liralık para cezaları keserken).

    Eğer kastettiğiniz TR anaakım medyası değil de yabancı ülkelerdeki medya organizasyonlarıysa bir noktada çıkarımınıza hak verebilirim. Ancak yabancı medya kuruluşlarını bir bütün olarak incelediğinizde bütün dini inanışları bir şekilde eleştirdiğini görebilirsiniz. Konunun islamofobi gibi anlaşılması çok tek yanlı bir değerlendirme olacaktır.

    Son olarak, bir siyaset bilimci olarak belirtme ihtiyacı hissediyorum; sekülerizim (laiklik) toplum ya da insanları tanımlamak için kullanılan bir kavram değil. Sekülerizim devletin bir niteliği, bir sıfatı olarak kullanılan bir kavram. İnsanlar ve toplumlar seküler olmaz, devletler seküler olabilir. Bunun karşıtı da teokratik devlettir (dine dayalı yönetim biçimlerinin benimsendiği devlet). Bu kavram kullanım hatası son zamanlarda çok yaygınlaştı o yüzden bu şekilde kullanılmasını da artık normal görüyorum. Ancak bilmekte fayda var. Bahsettiğiniz toplum aslında modern toplum temelde. Kavram üzerine inceleme yapmak isterseniz "modernite" keywordü ile arama yaparak birçok akademik makaleye ulaşmanız mümkün. Aslında yazıda yaptığınız temelde modern toplum-geleneksel toplum ayrımına geliyor.

    YanıtlaSil