23 Ocak 2021 Cumartesi

KİTAP İNCELEMESİ "HAYVANLARDAN TANRILARA SAPIENS"

Merhaba güzel okurum. Kendimi özlettim biliyorum lakin yeni fikirler ve adımlar atmaya bir hayli zamanım oldu. Yeni yıla bol bol yazı yazarak girmeyi planlıyordum fakat pek mümkün olmadı. Söz veriyorum yazılarımın sayısını ve kalitesini arttıracağım. Neyse konumuz bu değil :) Sizlere geçen ay başladığım ve yakın bir zamanda bitirdiğim güzel bir kitap içeriğinden bahsedeceğim. Ben ilgisini çekenlere yararı olacağı kanısındayım. KEYİFLİ OKUMALAR



Yuval Noah Harari'yi duydunuz mu ? Eğer duymuşsanız insan tarihi üzerine romanlarını da biliyor olmalısınız. Bahsedeceğim romanı "HAYVANDAN TANRILARA SAPIENS". Kitapseverler bu romanı daha önce keşfetmişler belki de okumuşlardır. Benim zaman planım bu zaman aralığına denk geldi ve okuma fırsatım oldu. Kitap esasen kışkırtıcı olmakla beraber merak uyandırıcı. Farklı görüşleri aynı çatı altında toplayıp bizlere bakış açısı farkındalığı kazandırıyor. Özellikle Evrim konusu tartışmalara zemin hazırlayacak türden. Güzel örneklemeleriyle bizlere derin tarihi bilgiler sunduğu fikrindeyim. O halde kitabın içeriğini gelin beraber inceleyelim.

Kitap genel olarak beş kısımdan oluşuyor. Sapiens tarihini: Bilişsel devrim, tarım devrimi, insanoğlunun birleşmesi, bilimsel devrim ve sonsöz tanrılaşan insan olarak ayırıyor.

Bilim tarihini evrimi konu alarak başlatıyor. İlk insan yaratılışını ve ilkel topluluklardaki oluşum ve yaşam yapısından bahsediyor. Bu bölüm benim açımdan farklı bakış açılarına sahne olduğum bir bölüm oldu. Bir şempazeden evrimleşmiş olan ve kademe kademe evrimleşerek bu gün ki akıllı varlık homo sapienslerin ortaya çıkışıyla girizgahı yapıyor. Bu görüş çoğu inançlı kimseler için Hz. Adem ve Hz. Adem inancını desteklemediği için tepki topladığı görüşündeyim. Hz Adem ve Hz. Havva'nın dünyada olan bir cennetten kovulduğu iddiasını savunuyor. Evrim ve İnançlar tartışılası bir başka konu olmakla beraber ben sadece kitap içeriğinden bahsetmek istiyorum. Ayrıca bu bölümde günümüze de atıflar da mevcut spoiler vermemek adına sadece bahsetmekle yetiniyorum. 

İkinci kısım tarım devrimi bölümünde insanların tarımla beraber çok şey kazansa bile bazı şeyleri beraberinde yok ettiğini konu alan kitap, sapienslerin Avcı-toplayıcı atalarımızdan daha çok çalışmalarının gerektiğini ve daha çok acı çektikleri görüşünde. Tarım devriminin tarihin en büyük aldatmacası düşüncesinde. Homo sapiensler tarım devrimiyle  nüfus patlaması  ve şımarık seçkinleri beraberinde getirdi.

Üçüncü Kısım İnsanoğlunun topluluklar halinde birleştiğinden ve topluluğun getirdiği sosyal konuları ele alıyor. Bunlar para, dinler, mitler gibi konular. Ayrıca savaşları, toplumsal kuralları da içeren geniş bir anlatıma sahip. Heyecanla okumaya devam ediyor ve meraklanıyorsunuz. Yine günümüze atıflar mevcut.

Dördüncü kısım bilimsel devrim bölümünde cehaletin keşfinden bahsediyor ve bilimin topluluklara getirdiği değişimlerden bahsediyor. Ayrıca sanayi devriminin getirdiği devletlerin üretim modellerinden bahsediyor. Aile yapısı ve tüketicilik de diğer konular arasında. İtiraf etmeliyim ki bu bölümde bir hayli sıkıldım ancak kesinlikle okunması gerektiği görüşündeyim.

Ve son bölüme geldiğimizde yazar son noktayı koyuyor ve söyle diyor Homo sapiensler dünyaya egemen oldu ve kendini tanrı zannediyor. Hayvan endüstrisinden bitkilerin ve doğanın bozulmasına kadar her şeyde eli var ve kendi hariç her şeyi hiçe sayıyor. Bencil yaratık Homo sapiensler böyle giderse dünyanın sonunu kendi getireceğe benziyor.

7 Ocak 2021 Perşembe

BİLİNÇALTIMIZIN HASTALIKLARLA BAĞI

 Merhaba güzel okurum.

Her şeyden önce 2021'in ilk yazısı olduğunu belirtmek isterim. Bu yüzden güzel temennilerimle giriş yapmak istiyorum. Umarım beklediğiniz, sizlere umut aşılayan bir yıl olur ve güzellikleri beraberinde getirir.




Bir bilince sahip olarak dünyaya gelen bizlerin aslında bir laneti vardı. O da şu ki unutamamak. Yaşadığımız olayları, birliktelik kurduğumuz kişileri, geçmişteki kötü anıları. Bilinç sahibi insan hem maddesel olarak hem de ruhsal olarak hakkını veriyor ve her şeyi depoluyor. Peki bu her şeyi depoladığımız beyin bir süzgeç görevi görüp kötülüklerden bizleri arındırabiliyor mu ? Bir söz okumuştum. Mide denen organ beyinden daha akıllıdır o yediklerini sindirir ve dışarı atar ancak beyin her şeyi depolar diyordu. Doğru söze ne hacet!

Bilincimiz ve psikolojimiz arasındaki bağ da böylelikle boy gösteriyor. Bu güne kadar yaşanılan her olayın altındaki nedenin bir psikolojik hastalığa sebebiyet verdiğini ve tanımını gayet açık biliyoruz. Bu günlerde de daha iyi  anladığımız bir şey var ki bizlere aşılanan düşünce ve davranışlar yalnız psikolojimize değil bedensel rahatsızlıkların da temelini oluşturuyormuş. Bunu bir astım krizinden tutun kifoz denen duruş bozukluklarına kadar her türlü rahatsızlıkla ilişkilendirebiliriz.

"Self integral" denen bir terapi yöntemi var buna bilinçaltı temizliği de diyorlar. Ben bilinçaltının bir süpürge tutulur gibi temizlendiğine inanmayanlardanım. Sadece farkındalık kazandırılarak sorunlara çözüm bulunabileceğini düşünüyorum. Tıp çözüm bulamadığı hastalıklara genetikten kaynaklı derken self integral terapi geçmiş kuşakların yaşadığı çatışmaların dahi günümüzdeki hastalıklara sebebiyet verebileceğini düşünür. Bu yandan bizlere farklı ve güzel bir bakış açısı sunduğu görüşündeyim.

Birkaç örnek vererek hastalıklar ve bilinçaltımız arasındaki ilişkiyi açıklamaktan keyif duyacağım. Migren hastalığının nörolojik bir çok sebebi var ancak bilinçaltımızda baba ile çok çatışma yaşanması ve kendini başkalarıyla kıyaslama dürtüsü tetikliyormuş.

Bir diğer örnek bireylerin kendiyle gurur duymadığı bir olay yaşamasının veya bir annenin çocuklarıyla ilgili kaygısının artması durumunda romatizma hastalığı boy gösteriyormuş. Yine aynı biçimde sindirilemeyen, kendini ifade edemeyen bireylerin sindirim sistemi sorunları ön plana çıkıyormuş. Astımın kaynağı anne ile ilgili problemler olduğunu düşünür müydünüz?

Özellikle bu dediğime çok şaşıracaksınız. Miyom ve fibroid oluşumunun bir nedeni uzun ve sancılı doğum, düşük bebeklerin bir anısı olarak ortaya çıkmasıymış.

Evet sözlerime hastalıkların bir olumsuzluktan ziyade bizdeki bir durumu düzeltme amacını taşıdığını unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Her hastalığın bizlerde değiştirmek istediği bir sebep var hastalık teşhisinde genetiğimizden ziyade bir de psikolojimize ve bizden önceki kuşakların psikolojisine yönelmemiz gerekiyor. Düzeltebileceklerimizi düzeltmemiz görüşündeyim. Farkında kalalım ve bilinç altımızı temiz tutmaya gayret edelim. Güzel şeyler düşünüp başımıza gelmesini ümit edelim.

Sevgiyle Kalın ...