#cinsiyetsizlik #kadın #kadına şiddet #şiddet #fıtrat pedagojisi #psikoloji #lgbt#çocuk #aile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#cinsiyetsizlik #kadın #kadına şiddet #şiddet #fıtrat pedagojisi #psikoloji #lgbt#çocuk #aile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ağustos 2020 Cumartesi

CİNSİYETSİZLİK KAVRAMI KADINA ŞİDDETİ AZALTIR MI ?


Cinsiyet kelimesi aslında dişilik ve erkekliği ifade ederken varoluşsal anlamda çok daha büyük boyutlu kapsama sahiptir. Yüz yıllardır kıyafet sektörüne renk, biçim ve bize dayatılmaya çalışılan ölçütlerden pay sağlarken kadınların süslü, erkeklerin daha erkeksi tasarımlarını kullanan mimariye kadar her alanda kendini göstermiş günümüzde de kendi varlığını her alanda göstermektedir. İki farklı cinsiyeti ifade eden bu iki kavram aslında gözümüzü çevirdiğimiz her yerde bizlere kendini hatırlatmakla birlikte farklı düşünce temellerini atan bir yaklaşıma neden olmuştur. Bu kavramlardan biri olan modern yaşamda karşımıza çıkan cinsiyetsizlik söylemleri  alışılagelen düzeni bambaşka bir noktaya taşımıştır. Bahsedilen bu kavram cinsiyeti topyekün hiçe sayan, kadın ve erkeği eşit tutan, cinsel tercihler dahil her alanda tam bir eşitliği savunan, rollerin olmadığı bir dünya hayali bana göre. Çünkü bir takım korkutan getirilere sahip bu hayal. İlk olarak aile çatısının çatırdaması anlamına geliyor. Toplumların uyguladığı nüfus politikalarına aykırı bir niteliğe sahip. Yaratılışsal ve yapısal farklılıklar nedeniyle ise eşitlikle örtüşmüyor. Ayrıca hayatın doğal bir dengesi var ki bu cinsiyetsizlik kavramı doğal dengeye müdahele edip tamamen var oluşumuzu sorgulamamıza, tepetaklak bir düzen kurmamıza sebep olabilir.

 Bunları savunan bir kesim olsa da bir başka kesim kadına şiddet vakalarını azaltacağı görüşünü destekliyor. Bu görüşün haklı taraflarının da olduğunu varsayabiliriz. Kadınların erkeklerle eşit tutulduğu bir toplumda büyüklük taslamak geçmeyecek, ezenin daha güçlü sayıldığı bir yapı oluşmayacak kadının zayıflığından yararlanıp cinsel bir obje olarak görülmediği bir toplum yapısı ortaya çıkabilecek. Bu yanlarıyla olumlu özelliklerini öne sürerek farklı ideolojileri benimsetmeye çalışan bir güruh özellikle gençleri hedef alarak kötü yollara sevk ettirmektedir. Bunlara karşı uyanık olmak, masum olmayan görüşleri fark edebilmek boynumuzun borcudur. 

Ancak unutmamamız gereken bir şey var. Aile çatısının bozulduğu bir toplumdan medet ummak cahiliye dönemine geri döndüğümüz anlamına geliyor. Yaratılışımız sebebiyle farklı fıtratlara sahibiz. Kadının baskın olduğu alanlarla erkeğin baskın olduğu alanların bambaşka olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Evet aynı alanlarda erkek ve kadın aktif olabilir ancak en önemlisi doğurma ve annelik içgüdüsüne hiç bir erkek sahip olamaz aynı şekilde babalık duygusuna hiç bir kadın vakıf olamaz anne ve baba rolünün eşit olarak algılandığı bir toplumdan ise şefkatli, nitelikli çocukların yetişmesini beklemek zor görünmektedir. Bu da sadistliğin ve bencilliğin artacağı bir toplum demektir.

Eğer  kadına ve erkeğe çeşitli şiddetlerin uygulanmadığı bir toplum arıyorsak bana göre bunun yolu psikolojik olarak gelişmiş, fıtrat pedagojisi hakkında bilgili ebeveynlikten geçiyor. Sonuçta şiddeti meşru hale getiren de şiddetin yayılmasına sebep olan da bu insanları yetiştiren aileden geçmekle birlikte o ailenin soy geçmişine de bağlı olabiliyor. Yalnız Türk toplumunda değil bir çok toplulukta kadınlar erkeklere oranla daha geri planda tutulmuştur bu da haliyle nesillerce aktarımını kolaylaştırmış normal duruma getirmiştir. Aynı zamanda Arap döneminde kız çocukları diri diri toprağa gömülürken peygamberimiz kız çocuklarını sırtında taşıyarak bizlere de ders niteliğinde öğütler bırakmıştır.  Kimsenin kimseden üstünlüğünü yaratılış itibariyle öngöremeyiz. Güçlü yaratılmış olmak erkeklerin değerinin kadınlardan daha fazla olacağı anlamına gelemez. Cinsiyetsizlikten öte bir şey var ise o da şudur ki farklılıklarımızla güzel olduğumuz ve farklılıklarımızın bizi diğerimizden üstün tutamayacağıdır. Gücü ve zekayı bir araya getirirsek bence mükemmel bir uyum sağlayabiliriz. Aynı olan iki nesne  birbirlerine büyük ölçüde yarar sağlayamazlar. Farklı özellikler birbirini tam anlamıyla tamamlayıcı güç olabilir.Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz farklılıklarımızla birbirimizi kabul etmek dileğiyle.