7 Ocak 2021 Perşembe

BİLİNÇALTIMIZIN HASTALIKLARLA BAĞI

 Merhaba güzel okurum.

Her şeyden önce 2021'in ilk yazısı olduğunu belirtmek isterim. Bu yüzden güzel temennilerimle giriş yapmak istiyorum. Umarım beklediğiniz, sizlere umut aşılayan bir yıl olur ve güzellikleri beraberinde getirir.




Bir bilince sahip olarak dünyaya gelen bizlerin aslında bir laneti vardı. O da şu ki unutamamak. Yaşadığımız olayları, birliktelik kurduğumuz kişileri, geçmişteki kötü anıları. Bilinç sahibi insan hem maddesel olarak hem de ruhsal olarak hakkını veriyor ve her şeyi depoluyor. Peki bu her şeyi depoladığımız beyin bir süzgeç görevi görüp kötülüklerden bizleri arındırabiliyor mu ? Bir söz okumuştum. Mide denen organ beyinden daha akıllıdır o yediklerini sindirir ve dışarı atar ancak beyin her şeyi depolar diyordu. Doğru söze ne hacet!

Bilincimiz ve psikolojimiz arasındaki bağ da böylelikle boy gösteriyor. Bu güne kadar yaşanılan her olayın altındaki nedenin bir psikolojik hastalığa sebebiyet verdiğini ve tanımını gayet açık biliyoruz. Bu günlerde de daha iyi  anladığımız bir şey var ki bizlere aşılanan düşünce ve davranışlar yalnız psikolojimize değil bedensel rahatsızlıkların da temelini oluşturuyormuş. Bunu bir astım krizinden tutun kifoz denen duruş bozukluklarına kadar her türlü rahatsızlıkla ilişkilendirebiliriz.

"Self integral" denen bir terapi yöntemi var buna bilinçaltı temizliği de diyorlar. Ben bilinçaltının bir süpürge tutulur gibi temizlendiğine inanmayanlardanım. Sadece farkındalık kazandırılarak sorunlara çözüm bulunabileceğini düşünüyorum. Tıp çözüm bulamadığı hastalıklara genetikten kaynaklı derken self integral terapi geçmiş kuşakların yaşadığı çatışmaların dahi günümüzdeki hastalıklara sebebiyet verebileceğini düşünür. Bu yandan bizlere farklı ve güzel bir bakış açısı sunduğu görüşündeyim.

Birkaç örnek vererek hastalıklar ve bilinçaltımız arasındaki ilişkiyi açıklamaktan keyif duyacağım. Migren hastalığının nörolojik bir çok sebebi var ancak bilinçaltımızda baba ile çok çatışma yaşanması ve kendini başkalarıyla kıyaslama dürtüsü tetikliyormuş.

Bir diğer örnek bireylerin kendiyle gurur duymadığı bir olay yaşamasının veya bir annenin çocuklarıyla ilgili kaygısının artması durumunda romatizma hastalığı boy gösteriyormuş. Yine aynı biçimde sindirilemeyen, kendini ifade edemeyen bireylerin sindirim sistemi sorunları ön plana çıkıyormuş. Astımın kaynağı anne ile ilgili problemler olduğunu düşünür müydünüz?

Özellikle bu dediğime çok şaşıracaksınız. Miyom ve fibroid oluşumunun bir nedeni uzun ve sancılı doğum, düşük bebeklerin bir anısı olarak ortaya çıkmasıymış.

Evet sözlerime hastalıkların bir olumsuzluktan ziyade bizdeki bir durumu düzeltme amacını taşıdığını unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Her hastalığın bizlerde değiştirmek istediği bir sebep var hastalık teşhisinde genetiğimizden ziyade bir de psikolojimize ve bizden önceki kuşakların psikolojisine yönelmemiz gerekiyor. Düzeltebileceklerimizi düzeltmemiz görüşündeyim. Farkında kalalım ve bilinç altımızı temiz tutmaya gayret edelim. Güzel şeyler düşünüp başımıza gelmesini ümit edelim.

Sevgiyle Kalın ...

2 yorum:

  1. hehe o da bir bakış açısı tabi :)

    YanıtlaSil
  2. faydalı bir yazı olmuş bence. Hani demişsiniz ya " Sadece farkındalık kazandırılarak sorunlara çözüm bulunabileceğini düşünüyorum" diye, mindfulness'ı mı kast ettiniz? Ben de bir kitap okuyorum ilginç bir şey. "Mutlu olmayan cennete giremez" ancak yaratıcıyla bir olunca mutlu olunabileceğini ifade ediyor yani sorumlara çözüm bulunabilineceğini. İlginç bir kitap. Okuyun derim.

    YanıtlaSil