9 Aralık 2020 Çarşamba

HYYGE FELSEFESİ İLE TANIŞ






Herkese yeniden Merhabaaaa. Yeni gelen blog arkadaşlarıma da hoş geldiniz diyorum. Soğuk ve sıkıcı Ankara günlerinde sanırım sığınacak en iyi yollardan biri yazmak...

Bu yazımda çoğumuzun  kendine yaşam felsefesi olarak belirlediği ancak haberdar olmadığı bir terimden bahsetmek istiyor ve siz değerli okuyucularımla paylaşmaktan büyük zevk duyacağım tespitler yapmak istiyorum. Konu " Hyyge felsefesi ".

Nedir bu hoge, huge ? Okuyunca kulağa komik geliyor değil mi ? :) Bu kelimenin Türkçe'de herhangi bir karşılığı henüz bulunmuyor. Kim çıkardı peki bu kelimeyi bizim başımıza diyeceksiniz.                  İskandinav ülkeleri deyince aklımıza hemen o soğuk, boğucu, karlı ve karanlık ülkeler geliverir. Lakin ayrıca mutlu ve huzurlu insanlar da gelir. Peki bu iki durum birbirine sizce de tezat gelmiyor mu? çünkü gün ışığıyla psikolojimiz arasında ciddi bağlantı olduğunu biliriz ve karanlık bir hava gördüğümüzde hemen moraller sıfıra düşer, modumuz otomatik olarak pat düşer. Danimarka da bu İskandinav ülkelerden biri ancak Mutluluk Araştırma Enstitüsü denilen bir kurum mevcut. Duydunuz mu? bilmiyorum. Bu enstitü en mutlu ülkeyi Danimarka olarak belirlemiş. Evet o soğuk ve karanlık ülkeyi...



Danimarka halkı ayrıca  gelirlerinin yüzde altmışını gelir vergisi olarak ödemektedirler. Yani bakacak olursak pek de iç açıcı bir durumları bulunmuyor. Bunlara rağmen mutluluk iksirini bulmuşlar vallahi bravo. Lafı fazla uzattım farkındayım. İşte bu zorlu koşullara rağmen küçük şeylerle mutlu olabilme felsefesine "Hyyge" adını vermişlerdir.

Felsefenin 10 önemli metaforu var bunlardan kısa kısa bahsetmek istiyorum.




İlki "Atmosfer" uyumu: Doğal ışığın kıymetini bilmek ve elektrikten son derece az istifade etmeye dayanıyor. Doğal mumlar son derece önem kazanmış. Ayrıca gün ışığı efekti yaratmak için evlerinin dışında sarı ışık kullanımı son derece yaygın.

İkincisi hep bahsettiğim mindfullness, "anda kalmak" felsefesini Dan ırkı çözmüş arkadaşlar... Anda kal anı yaşa ve mutluluğunu seyret diyorum.

Üçüncüsü belki de en önemlisi "küçük keyifler" yaratmak: Bu bir sıcak çikolata olabilir, temiz bir evde oturmak, yünlü çoraplar giymek, doğayla başbaşa kalmak, kahveni alıp uzun uzadıya pencereden bakmak, kedi sevmek , çocuğunun gülüşünü izlemek ve bunun gibi daha nice güzel ve mucip şey onlar için keyif kaynağı olmuş.

Dördüncü metafor "eşitlik ": Ne yaparsak eşit biçimde yapmalıyız. Bir masa toplanacaksa herkese eşit biçimde görevler düşmeli. Bir şey yenecekse eşit paylaşılmalı. Bu madde de  beni cezbetmeyi başarmıştır.

Beşincisi  "minnettarlık ve şükür ": Sahip olduğumuz her şeye karşı müteşekkir olma durumu bu kavramı en güzel biçimde açıklıyor olmalı. Ve inanan insanlar için bizleri yaratana şükretmek de bizleri rahatlatıcı bir etkiye sahipmiş. Bence şükreden insanlar zaten mutsuz olmaz kiii...


Altıncımız ise "uyum yeteneği" : En sevmediğim insan tiplemelerinden olan ego sahibi insanlar gerçekten de hyygelik insanlar değillermiş. Kendini kanıtlama ihtiyacı olmadan etrafımızla uyum içinde yeşermek bizleri hyyge insan yapıyormuş.

Yedinci madde "rahatlık" :Gergin bir ortam , sıkı kıyafetlerden uzak ol  ve rahat ol dostum diyor.

Sekizinci "ateşkes" : Kavga ve gerginlik çıkabilecek siyaset, din gibi konuların hyyge felsefesinde yeri asla yok.



Dokuzuncu "birliktelik": Birlikte mutlu olma hali. Kedinle, kahvenle, dostunla birlikte mutluluk duymak.

Onuncu ve sonuncu ise "sığınak" : Hyyge felsefesinin büyüsüne kapılmak için güven duyduğun, tehlikeden korunduğunu bileceğin bir ortam yaratmak şart.


Evet hyyge felsefesini beraber sorguladık. Peki sen ne kadar hyygelik bir insansın yorumlarda mutlaka yaz :)  Fakat ben bu maddelere bir madde daha eklemek istiyorum o da sadelik. Gereksiz eşyalar, insanlar , kağıtlar bunlardan kurtulmak beni daha az gererdi ve huzurlu hissettirirdi sanırım. Bunu da Japon hyyge felsefesi diyebiliriz bence ne dersin? :) 


Okuduğun için Teşekkür ederim sağlıcakla kal...



                                                                            💗

16 yorum:

  1. Duymuştum daha önce. Çok güzel metaforlar, yapılamayacak şeyler de değil ayrıca. Teşekkürler bu güzel paylaşım için Yasemin. Blogun hayırlı olsun, takipçin, okurun bol olsun inşallah 🙏😊🌷🤚

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim yorumunuz için :) sizin dee boll bool olsun insallahh <3 <3 <3

    YanıtlaSil
  3. Okumak bile iyi hissettirdi bunları, bir de hak ettiği şekilde yaşanabilse eminim çok faydası olur insana :) Araştıracağım bu konuyu, merak ettim :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
  4. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim :) benim de biR hayli ilgimi çekti :) hoşça kalın...

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. dünkü yazımdasın gördün demuuuuuu :)

    YanıtlaSil
  7. sanırım ben %90 bu felsefeye göre yaşıyorum ..harika bir yazıydı...kucak dolusu sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Ben de takibe aldim🙂 ben de genel anlamda pozitif olmaya çalışan biriyim, fakat altını çizerek soyleyim; genel anlamda🙂 sevgiler

    YanıtlaSil
  9. Deep dalgasıyla geldim:) Danimarka son zamanlarda dikkatimi çeken bir ülke. Onlardan almamız gereken çok ders var sanırım. % 60 gelir vergisi çok büyük bir oran. Danimarka'da bu oran sosyal adaleti sağlarken bizim gibi geri kalmış ülkelerde ne büyük facialara zemin hazırlar kim bilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman hoş geldiiin :) Adamlar kötü koşullardan mutluluk çıkarabilen insanlar. Biz iyi koşullar da yaşasak da memnun olabileceğimizi düşünmüyoprum şahsen.

      Sil